Konusu:
Felatun Bey İle Rakım Efendi adlı eserde iki farklı karaktere ve hayat hikayesine sahip Felatun Bey ile Rakım Efendi'nin birbirleriyle ve çevreleriyle ilişkilerini, öykülerini anlatılmaktadır. Kahramanlardan Rakım Efendi ahlaklı, çalışkan ve geleneklere bağlı biriymiş gibi, Felatun Bey ise çapkın, tembel, baba parası yiyen birisi gibi tasvir edilmiş. Felatun Bey batılılaşmayı simgelemekte, doğru modernleşmenin nasıl olması gerektiği ifade edilmiştir.
Yorumum:
Kitapta anlatılan birbirine zıt iki karakterden Rakım Efendi gereğinden çok övülmüş gibi dursa da burada unutulmaması gereken, Ahmed Mithat Efendi'nin amaçlardan birinin de toplumu eğitmek olduğudur. Kahramanlardan Felatun Bey'in aksine Rakım Efendi'nin hikayesinin mutlu sonla bitmesi, topluma batılılaşırken dikkat edilmesi gerektiğini gösteriyor. Öte yandan Ahmed Mithat Efendi'nin bu kitabında, o dönemlerde kadınlara ikinci sınıf vatandaş muamelesi gösterildiği, kadınların hayatın hiçbir aşamasında söz hakkına sahip olmadığı görülmektedir.
Değerlendirme puanım: 5.7 (10 üzerinden)
Künyesi:
5. Baskı, Ocak 2011, İSTANBUL
Kitabın biçimi:
164 sayfa
Boyut: 13.5x19.5 cm
Kağıt: 2. hamur
Açıkçası, kitap kapağında yer alan iki kişinin kitapta anlatılan kişilerle uzaktan yakından ilişkisi olduğunu düşünmüyorum. Kapaktaki kişiler daha çok İngiliz asillerine benzitor.
Arka kapak yazısı:
Yazar hakkında:
Devrinin büyük gazetecisi. İkinci Abdülhamid Han zamanında yazdığı romanlar ve yazılarla ün kazanmıştır. Ahmed Mithat Efendi 1844 yılında İstanbul’un Tophane semtinde doğdu. Babasını 5-6 yaşlarındayken kaybetti. Çocukluğu ve gençliği sıkıntılar içinde geçti. Bir ara Mısır Çarşısında aktar çıraklığı da yapan Ahmed Mithat Efendi, Taşhane’deki Sıbyan Mektebinde ve bir müddet de Rüşdiyede okudu. Rüşdiyeyi Niş’te tamamladı.
Ağabeyi ile Tuna vilayetine gelen Ahmed Mithat Efendi, Rusçuk’ta Vilayet Tercüme Dairesine girdi. Bu görevindeyken kendi gayreti ile Fransızca öğrendi. Midhat Paşa tarafından vilayette çıkarılan Tuna Gazetesinin başyazarlığına getirildi. Bu gazetede kendini yetiştiren Ahmed Mithat Efendi, Irak’ta bulunduğu sırada da Zevra Gazetesini kurdu. Bu gazetede iki yıl çalıştı.
İstanbul’a döndükten sonra Ceride-i Askeriyye Gazetesinin başyazarlığını yaptı. Bir yandan evinde kurduğu matbaasında bastığı Dağarcık adlı dergide yazılarını yayınlamaktaydı. Bu dergide çıkan bir yazısından dolayı Namık Kemal ve Ebüzziya Tevfik ile birlikte Rodos’a gönderildi. 1876 yılında İstanbul’a dönen Ahmed Mithat tekrar gazeteciliğe başladı.
Üss-i İnkılab adlı eseri ile Sultan İkinci Abdülhamid Hanın takdirlerini kazandı ve Matbaa-i Amirenin ve Takvim-i Vekayi Gazetesinin müdürlüklerine getirildi. Ona en büyük ün sağlayan çalışması 1878 yılında yayınlamaya başladığı Tercüman-ı Hakikat Gazetesidir.
1888’de Stockholm’de toplanan şarkiyatçılar kongresinde Türkiye’yi temsil etti. Bu görev dolayısıyla gittiği Avrupa’da üç ay kadar kalarak Avrupa’yı dolaştı. Görüp incelediklerini Avrupa’da bir Cevelan adındaki kitabında anlatmıştır.
1908 yılında İstanbul Darülfünunu Tarih Muallimliğine tayin edildi. Burada bir süre pedagoji okuttu. Tekrar yazı yazmak istediyse de, zamanın değişmesine ayak uyduramadığından yazamadı. 28 Aralık 1912’de nöbetçi olduğu okulda kalp sektesinden öldü.
Ahmed Mithat Efendinin yazıları belli bir alan içinde kalmamıştır. Nesir çeşitleri olan hikaye, roman, seyahat, hatıra ve tiyatro dallarında bir çok yazı yazmış ve eserler vermiştir. Ayrıca tarih, felsefe, din, biyoloji, coğrafya, astronomi, fizik, iktisat alanında da bir çok eser ve tercümeleri vardır. Edebiyatımıza iki yüze yakın eser kazandırmıştır.
İlk roman ve hikaye yazarlarımızdan olan Ahmed Mithat Efendi, bu iki tür arasında pek ayrılık gözetmemiştir. Aynı zamanda halk romancısı olarak da isim yapan Ahmed Mithat, İlkokul seviyesindeki bir çoğunluğa hitab etmiştir. Romanlarını, ilgi çekici, ders verici ve eğlendirici özellikte olmasına dikkat ederek yazmış, yer yer kendisini ortaya koyarak öğütler vermiştir. Romanlarında geçen olayları daha çok kendi zamanından seçmiştir. Bununla beraber tarihi ve gelenekle ilgili romanları da vardır.
Eserleri:
Roman:
Hasan Mellah (1874),
Dünyaya İkinci Geliş (1874),
Hüseyin Fellah (1875),
Felatun Beyle Rakım Efendi (1875),
Karı Koca Masalı (1875),
Paris'te Bir Türk (1876),
Süleyman Musli (1978),
Yeryüzünde Bir Melek (1878),
Henüz On Yedi Yaşında (1880),
Karnaval (1880),
Dürdâne Hanım (1881),
Cellat (1883),
Hayret (1884),
Arnavutlar-Solyatlür (1887),
Demir Bey (1887),
Gürcü Kızı (1888),
Müşahedât (1890),
Hayal ve Hakikat (1891),
Taaffüf (1895),
Gönüllü (1896),
Eski Mektuplar (1897),
Jön Türk (1908).
Öykü:
Kıssadan Hisse (1870),
Letâif-i Rivâyet (1871-93),
Durûb-ı Emsâl-i Osmaniye Hikemiyatını Tasvir (1875).
Oyun:
Açıkbaş (1874),
Ahz-i Sâr Yahut Avrupa'nın Eski Medeniyeti (1874),
Hüfem-i Dil (1874),
Zuhur-i Osmaniyan (1877),
Çerkeş Özdenleri (1883),
Eyvah (1884).
İnceleme:
Müntehâbât-ı Tercüman-ı Hakikat (1893),
Mufassal Osmanlı Tarihi (1885),
Volter (1887),
Beşir Fuad (1887),
Avrupa'da Bir Cevelan (1889)
Satın almak için; (11 Ağustos 2012)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder